Adalet ve hak ise yalnızca kendi kurallarıyla ve düsturlarıyla tartılır ve ölçülür… Yanlış hükümler, taraftarane görüş ve fikirler, yorumlar gerçek manadaki bir adaleti, hakkı, hukuku değiştiremez, değiştirmemelidir de… Eğer bunun tersinde bir anlayış  ve düşünceyle hareket edilirse adalet ve hukuk, haklının hakkı olmaktan, suçlunun cezası olmaktan, müsalahakârların barışı olmaktan çıkar ve netice itibariyle yine zulüm olur…

Menfaatkârane, taraftarane ve baskılarla yapılacak bir değerlendirme ve yorumlarla hüküm ise zulmün ve haksızlığın, adaletsizliğin tâ kendisi olur…

Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler… Yanlış kararlar ise verildiği andan itibaren döner ve etrafına zararlar vermeye, zulüm ve baskılarda bulunmaya başlar, sebep olur ve devam eder…

Önemli olan ilk anda, ilk adımda, ilk zamanlarda yanlış yapmamak ve yanlışlığa sebep olmamaktır… Çünkü doğrular ve haklar bunun üzerine bina edilerek devam edip gidebilir…

Allah’tan korkmayarak, kulların hatırına ve menfaatlere dayalı her türlü yapılan adaletsizlikler; yapanların yanına kâr kalmaz… Hak bir şekilde haksızların başında bomba olur patlar; haklıların başına da anka kuşları gibi konar… Bu bakımdan Allah’a havale edilen her adaletsizlikten korkmalı, çekinmeli ve yapılmamalıdır…

 Her zaman Hakk’ın hatırını âli tuttuğumuz gibi haklıların haklarını da yüksek tutmalıyız… Ahh’larına düçar olmamalıyız…