Torunların kalbi küçücük görünür ama aslında kocaman bir sevgiye muhtaçtır. Çocuk, sevgiyle beslenir; şefkatle büyür. Nasıl ki beden için ekmek ve su gerekli ise, ruh için de sevgi aynı derecede gereklidir.
Dede ve babaannenin sevgisi, torun için sadece bir kucaklama değil; güvenin, huzurun ve aidiyetin sembolüdür. Bir sarılma, bir tebessüm, bir dua, torunun kalbinde silinmez izler bırakır. Bu sevgi, onun ilerideki hayatında merhametli ve vicdanlı bir insan olmasına vesile olur.
Ne yazık ki bazen çocuklar bu sevgiden mahrum bırakılabilir. Oysa torunların gönlü pamuk gibidir; sevgiyle yoğrulmaya, şefkatle şekillenmeye ihtiyaç duyar. Sevgi gören çocuk huzurlu, sevgiden mahrum kalan ise daima arayış içinde olur.
Bu yüzden torunlara verilecek en büyük miras, mal-mülk değil; gönülden taşan saf sevgidir.
“Torun kalbi, şefkatle yeşeren bir fidan gibidir; sevgiyle sulanmazsa kurur, ilgiyle büyütülmezse boy veremez.”
Torunlarımızı bu sevgiden mahrum edecek tavır ve davranışlardan kaçınalım. Anne babalar başta olmak üzere, tüm akraba ve dostlar, mümkün olduğu ölçüler içerisinde bu sevgiden çocukları mahrum bırakmayalım. Yaşlı çiftlerin, yani dede ve babaannelerin kırılgan gönüllerini okşayarak onların makbul dualarını almaya çalışalım.
Şunu unutmayalım ki, Allah'ın rızası anne babanın rızasına bağlıdır. Belaların def'i rızıkta bereket o yaşlı anne baba sayesindedir.
Zira bu hususta Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmaktadır: Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belalar üstünüze sel gibi gelirdi.
Demek ki belâları define sebep olan o yaşlı ana ve babalardır. Bu ihtiyar ana babaların dualarını alalım onların hayat ve mutluluk kaynağı olan torun sevgisinden onları mahrum bırakmayalım. Unutmayalım ki, bir gün gelecek sizler de aynı konumda olacaksınız. İnsan ne ekerse onu biçer, nasıl davranırsa onun karşılığını aynı şekilde görür. Allah bütün yavrularımızı her türlü kötülüklerden korusun. Amin