Dünya ile Ahiret Ters Orantılıdır

Dünya ile ahiret birçok meselede birbirine ters tecelli eder. Dünyanın musîbeti ahiretin lütfu bereketi hükmündedir. Dünyanın güzellikleri ise ahiretin yüküdür. Musîbetler için sabredersek yüksek sevap vardır. Güzellikler için ise hesap vardır. 

Dünyada görmeyenin, isyan etmez, bunun hikmetlerini anlamaya çalışır ve şükrünü eksik etmezse ahirette göreceği müjdelenmiştir. Dünyada âmâ olmadığı halde hakikati görmeyenlerin ise ahirette gerek görme, gerek konuşma, gerek işitme konularında sıkıntıya düşecekleri bildirilmiştir.

Şu âyetleri okuyalım: “Kim Beni zikirden yüz çevirirse sıkıntılı bir hayatı olacaktır. Kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz. O der ki: “Rabbim! Beni niçin kör haşrettin? Oysa ben gören biriydim!” Allah buyurur ki: “Bu böyle! Sana âyetlerimiz geldi; sen onları unuttun. Bu gün de sen unutuluyorsun!” 1

Haktan sapan ve Rabbinin âyetlerine iman etmeyenleri böyle cezalandırırız. Ahiretteki ceza ise daha şiddetli ve daha kalıcıdır.” 2

Bir diğer âyette de şöyle buyurulur: “Kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üzerinde haşrederiz. Varacakları yer Cehennem’dir. Ateşi zayıfladıkça yakıcı alevlerini çoğaltırız.” 3

Engellilere Müjdeler Var

Dünyada engelli olanlar, isyan etmemek ve sabredip şükretmek kaydıyla, ahirette engellerinden kurtulmakla beraber, -inşallah- dünyadakine nazaran çok daha sağlıklı biçimde, yepyeni bir yaratılışla, bütün azalarına kavuşacaklardır. Kur’ân bu bütün yaratılıştan şöyle haber veriyor: “İnsan kemiklerini toplayıp birleştiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet, Biz parmaklarına varıncaya kadar yeniden yapmaya kadiriz!” 4   

Cennette ise bu yaratılış ihtişama dönecektir. Peygamber Efendimiz de (asm) buyurmuştur ki: “Cennet ehli, genç, kılsız, tüysüz ve yaratılıştan sürmelidir. Gençlikleri bitmez, ölümsüzdür.” 5

“Bir melek, Cennet ehline; sürekli sağlıklı kalmanız ve ebediyyen hasta olmamanız sizin hakkınızdır! Daima genç kalmanız ve ebediyen ihtiyarlamamanız sizin hakkınızdır! Daima nimetler içinde olmanız ve ebediyen sıkıntı çekmemeniz sizin hakkınızdır!” diye duyurur.” 6

Dünyadaki eksiklikler, ahiret için bir özür ve eksiklik teşkil etmez. Ahirette herkes tastamam yaratılacak; dünyada eksik aza ile yaşamış olanlara ise ilâveten itaat ve şükürlerinin sevabı da eklenerek yaratılışları öyle kemal dereceye ulaşacak ki, herkesi şaşırtacaktır.  

Ahirette Gözler

Ahirette gözlerin ihtişamı bir başkadır. Bediüzzaman Hazretleri göz ve görme şikâyeti olanların ahirette yüksek mükâfata sahip olacaklarını zikrediyor. 

Diyor ki: “Ey gözüne perde gelen hasta! Eğer ehl-i imanın gözüne gelen perdenin altında nasıl bir nur ve mânevî bir göz olduğunu bilsen, “Yüz bin şükür Rabb-i Rahîmime” dersin.”

Devamla diyor: “Evet, bir mü’min, gözüne perde çekilse ve gözü kapalı kabre girse, derecesine göre, ehl-i kuburdan çok ziyade o âlem-i nuru temâşâ edebilir. Bu dünyada nasıl çok şeyleri biz görüyoruz, kör olan mü’minler görmüyorlar. Kabirde o körler, imanla gitmişse, o derece ehl-i kuburdan ziyade görür. En uzak gösteren dürbünlerle bakar nev’inde, kabrinde, derecesine göre, Cennet bağlarını sinema gibi görüp temâşâ ederler. İşte böyle gayet nurlu ve toprak altında iken göklerin üstündeki Cenneti görecek ve seyredecek bir gözü, bu gözündeki perde altında, şükürle, sabırla bulabilirsin.” 7  

Dünyada görmeyenler ahirette en uzak Cennet bağlarını görebilecek keskin görüşlere sahip gözlere kavuşacağına göre, böyle keskin gözler için artık dünya dostlarını ve kardeşleri görmek ve onları tanımak zor olmaz. Rabbim cümlemize ahirette gören gözler lütfetsin.  Âmin. 

Dipnotlar:

1- Taha Sûresi: 124-126. 2- Taha Sûresi: 127. 3- İsra Sûresi: 97. 4- Kıyamet Sûresi: 3, 4. 5- Dârimî, Rikâk, 104; Tirmizî, Cennet, 8. 6- Müslim, Cennet, 22; Dârimî, Rikâk, 103. 7- Lem’alar, s. 336.