Nerede görüldü? Adı ne? Kim o adı verdi? 

Bunların artık bir önemi yok. Eskiden de çok bir önemi yoktu aslında. Sadece adına tedbir dediğimiz takdir için gayret ediyorduk ve ediyoruz ve edeceğiz. 

Önemli olan ölümün rengi ve adı değil. Ölümden ötesi için ne hazırladığımız. Tartıya çıkacaklar belli zira: Biraz şükür biraz şikayet. Biraz dua ve biraz da beddua…

Bu da hep böyleydi. Ama şimdilerde daha da böyle. 

Şimdilik sadece çoğunlukla yaşlılarımızın ölümüne vesile olan bir virüs ailemiz var. Ve günlerdir sorduğumuz ilk soru şu: 

Ya sekseninden, yetmişinden, … kırkından büyüklerin tümünün ölümüne sebep olan bir virüs yayılırsa?

Öyle ya, bilinen zamanlarda, hem Orta Dünyada ve hem de kıyı-kenar dünyada, yüz yirmisinden yaşlıları öldüren(!) bir musahhar memur virüsrail(!) iş başında değil mi zaten!

Demek asıl soru daha başka: Ya insanların insanlığını ve vicdanını öldürüp maddi vücudunu hayatta bırakan ayrımcı bir virüs yayılırsa? 

En asıl soru ise şu: Ya kadınların doğurganlığını öldüren bir hastalık salgın haline gelirse ve bundan herkes haberdar olursa ne olur? 

Bunu daha önce düşündünüz mü? Kadınlar artık çocuk doğuramıyor olsalar dünya nasıl bir yer olur? Mesela…

“Bilim insanlık içindir” diyen “bilim adamı” buluş yapar mı?

“Kamu düzeni çok önemli” diyen devlet adamı işe yarar mı? Sokakları temizleyen bir belediye kalır mı? 

Polis, emniyet vs. ne işe yarar? Düzeni devam ettirmenin önemi kalır mı?

Yeni evlat yoksa aile, eşlik ve evlilik müesseseleri ayakta kalır mı? Kim için? 

Kâinatın anlamı denilen hayatın sonunun geldiğini sanan için yaşamanın anlamı kalır mı? 

“Kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikin” emrine yani “bu beni yaratanın bana emridir” diyerek dünyayı ahiret için imar etmeye çalışan az sayıda ümit sahibi inanmış insanın dışında, “dünyaya yatırım yapan” olur mu? 

Dünyaya yatırımı bizzat dünya için yapan ne kadar zavallıdır. Ne kadar anlamsız bir işi ciddi ciddi iş olarak yapmaktadır. Doğurganlık ha şimdi bitmiş ha bir ya da beş veya on yüz bin milyon yıl sonra. İnsanlık artık ahireti doğuramıyorsa dünyaya ne kadar dölsüz yumurta yumurtladığının ne önemi var ki?

Mesela “ben adalet dağıtıyorum” diyen.

Mesela “ben insana ve topluma hizmet ediyorum” diyen. 

Ya da “ben sanata hizmet ediyorum”, “ben kültüre katkı yapıyorum” “ben…”, “ben…” diyenler…

Ne yapıyorsunuz? Sahi ne yapıyoruz? Ve kim için yapıyoruz?

Tertipli tevekkülü unutup bir virüsün kucağından öbürüne düşen zavallılar ne kadar insancıktır…