Ramazan ayında, dâvet üzerine bir iftar sofrasına gittik. Erkeklere ayrılan bölüme geçtik. İftara biraz vakit vardı.
Masa da sadece iki genç duruyordu, yanlarına gittiğimde biri ortaokul, diğeri de lise son sınıfta okuduklarını söylediler. Çok konuşmasalar da biraz soru cevapla onlarla tanıştık.
Lise son sınıf öğrencisi olana sordum: “Üniversitesi sınavına girecek misin?”
“Evet, Fakat üniversite okumayı istemiyorum.” dedi.
“Neden?” dedim.
“İşsiz üniversitesi mezunu çok, para kazanamıyorlar” dedi,
“Peki, nasıl para kazanmak istiyorsun?” dedim.
“Bir kaç projem var, yazılım işi olabilir, okumaya gerek yok.” dedi ve konuşma bu şekilde devam etti.
Gençlerin dünyasına, bizler toplum olarak “okumak, para kazanmak” şeklinde zihinlerini kirletiyoruz. Peki, üniversite okumak gerçekten de sadece para kazanmak mı? Cenab-ı Hakk’ın âdetullah kanunları olan fizik, kimya vs. okuyup öğrenmeli ve Allah’ın güzel isimlerinin eşyalardaki tezahürlerini temaşa etmeliyiz.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Kastamonu’da lise talebelerinin sorusu üzerine “Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.” (Asa-yı Musa) demektedir.
Konya’da Zübeyir Gündüzalp’inde içinde bulunduğu (sonradan katıldığı) lise talebeleri sırf hizmet etmek için Üniversite okumaya çalıştılar. Abdülmuhsin, Alkonevi (Alev), Mehdi Halıcı, Ziya Arun ve diğer ağabeylerimiz. Amaç Risale-i Nurlar’ı “Nasıl topluma anlatırız?” ve toplumun imanını kurtarmalıyız. Âdeta Üstadın dâvâsına (İman, Kur’ân) sahip çıkıyorlardı. Meselâ Risale-i Nur’un edebî yönü için Türk Dili ve Edebiyatı okumuşlar. Muhsin Ağabey felsefe okumuş, Risale-i Nur’un felsefi yönünü insanlara anlatmak için. Ve Avrupa’ya da anlatmış. Elhamdülillah.
İşte size soruyorum “Bu ağabeylerimiz para kazanmak için mi okudular?”. Okumaktan zarar gelmez ancak zalime, cahile ve istibdat yapanlara zarar gelir. Ayrıca işini iyi yapan insanlar hep el üstünde tutulmuştur. Herkes arabasını iyi tamir edene verir. Son olarak Eşref Edip’in sözüyle bitiriyorum; “Hiçbir Nur Talebesi yoktur ki, sınıfının en faziletlisi, en çalışkanı olmasın.” Korkma! Oku, işsiz kalmazsın...