"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vaad edilen ecel

Çetin ACAR
25 Ağustos 2020, Salı
Her insanın eceli, yani ölüm vakti kâinatta cereyan eden olayların vakti gibidir.

Güneşin doğması ve batmasının vakti. Ayın hareketleri, dünyanın dönüşü gibi olaylar nasıl dakikalarla, hatta saniyelerle bilindiği gibi, halife-i arz olan insanın da ne zaman, nerede, nasıl öleceği kayıtlıdır, yazılıdır, ama insan bunu bilmez. İnsanın kendi ecelini bilmemesinin de birçok hikmetleri vardır.

İnsanların, yakınlarının başlarına gelen veya çok sevdikleri bir büyüğü, komşusu, meslektaşı, hatta ciğerparesi olan evlâdının vefat haberleri ile nasıl sarsıldıklarına şahit olmuşuzdur.

İnsanın eceli bazı maslahatlar için gizlenmiş. “Eğer ecel vakti muayyen olsaydı, yarı ömür gaflet-i mutlaka içinde ve yarıdan sonra darağacına asılmak için her gün bir ayak daha onun tarafına atılmakla dehşet-i mutlaka içinde... (kalacaklardı)” (Sözler, s. 549)

İşte insanları dehşete düşüren ruhların kabz edilmesiyle görevli melek Hazreti Azrail (as) Cenab-ı Allah’a münacatında demiş: “Senin kulların benden küsecekler” cevaben ona denilmiş: “Senin vazifen ile vefat edenlerin ortasına hastalıklar ve musîbetler perdesini bırakacağım. Vefat edenler sana değil, belki itiraz ve şekva oklarını o perdelere atacaklar.” (Lem’alar, s. 918)

İşte bundandır ki vefat haberi alındığında hemen şu sorular sorulur: Nesi vardı? Hasta mıydı? Kaç yaşındaydı? Veya: Daha dün beraberdik bir şeyi yoktu. Sapasağlam adamdı ya! Herkes ölene bakar, ölüm gerçeğine bakan ise pek azdır.

Oysa bütün ölümlerin tek ortak paydası vardır, o da eceldir. Cenab-ı Allah (cc) Kur’ân-ı Kerîm’de, “Hiç kimse Allah’ın izni olmadıkça ölmez” (Al-i İmran, 145) ve “Sizi çamurdan yaratan, sonra da ecel ile takdir eden O’dur” (Enam, 2) der.

Peygamberimiz de (asm), ümmetine, her an gelmesi muhakkak olan ölümün ve ecelin dehşetini fazla yaşamamaları için “Hayatınızı acılaştıran ölümü çok sık hatırlayın” buyurmuştur.

Bediüzzaman da, “Ölüm, ehl-i iman için bir terhistir; ecel terhis teskeresidir. Bir tebdil-i mekândır. Bir hayat-ı bakiyenin mukaddimesi ve kapısıdır” diye hatırlatır. (Şuâlar, s. 34)

Allah (cc) cümlemize hüsn-ü hatime ve imanla kabre girmeye nasip etsin. 

Okunma Sayısı: 1663
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı