“Hülâsa: Her güz mevsiminde yapılan tahribat, gelecek bahar mevsimlerinde gelen yeni misafirler için yer tedarik etmek ve bir nevi terhis ve izinlerdir.” 1
Güz mevsimi hazan mevsimidir. Ağaçların bir kısmı yapraklarını dökerler. Ayakta duran cesetler gibi, kabir hayatını hatırlatır, eti dökülmüş iskelet gibi kışa girerler. Kış boyunca yemezler içmezler. Yani topraktan su besin almazlar. Baharın gelişini, Mart ayının girişini beklerler. Martta tek bir yerden verilen izin ve emirle, toprak altındaki tohumlar, çekirdekler, saklanmış kış uykusundaki yılanlar, karıncalar, sinekler herbiri milyonlar efradıyla diriltilirler. Yani haşr-i neşr olurlar. Yeniden yaratılan yapraklar yeşermeye, rengârenk çiçekler açmaya, hayvanat koşuşmaya, kelebekler sinekler uçuşmaya başlarlar. Güzün ölümlerle, sararıp dökülmeyle, olgunlaşan meyvelerin toplanmasıyla, kendilerine açılan yerleri doldurup canlandırmaya başlarlar. Güz mevsimindeki ölüm, yaprakların dökülüşü, hayvanatın yumurtalarında saklanmaları, tohum ve çekirdekleri ile toprak altına gizlenen nebatatın çürüyüp dağılması bir yok oluş, bir daha dönmemek üzere ayrılış değildir. Bir bahar ile yeniden diriliş, geçen senekilerin ne aynısı ne de gayrısı hükmündeki meyveler, yapraklar, çiçeklerle yeniden diriltilmek üzere bir baharı bekleyiştir.
Ölümlerin çoğaldığı güz mevsinde ve yılın diğer zamanlarında ölüm ile kabirde toprak altına sakladığımız bütün sevdiklerimiz de baharın gelişini, kabirdeki kışın bitişini, haşre, yeniden dirilişe, zemin hazırlayan Nisan yağmurlarının dehşetli gök gürültüsü gibi kâinatın yeniden düzenlenmek üzere kıyametin kopmasını ve cesedinin yeniden tanzim edilip ruhunun cesedine geri döndürülmesiyle hayat bulmasını beklemektedir. Bir mekân değişikliği, yeni bir mekânda zıtların birbirinden ayrıldığı, ölümsüzlüğün, ebedî hayatın müjdelendiği ahiret âlemine, Cennette ebedî saadete, ya da Cehennemde ebedî azaba düşeceği günü beklemektedir. Bu bekleyiş anında kabrinden açılan bir pencere ile gideceği Cennet ya da Cehennemi seyredecek. Bu seyrederek bekleyiş ya Cehennem azabını dehşetiyle, ya da Cenneti bütün lezzetiyle görerek yaşatacaktır.
Her güz mevsimi soğuk beyaz örtüsü ile kabir kışını, haşirle yeniden dirilişle bir baharı haber vermekte, müjdelerle, gecenin sonu nehar, kışın sonu bahar diye seslenmektedir. Bu sese kulak ver! Ağlayıp nalan etme, kısa bir ömür için hayatını talan etme. Bir gül bahçesine girer gibi kabir tünelinden Cennete gireceğin günü zikirle, fikirle, şükürle, ibadet ve taat ile, sabırla ve umutla bekle. Bil ki Allah vaadinden dönmez.
“Evet, Cennet ucuz olmadığı gibi Cehennem dahi lüzumsuz değil” 2
Dipnotlar:
1- Mesnevî-i Nuriye 44. sh.,
2- Tarihçe-i Hayat 589. sh.