Komşumuz Suriye’de çok hızlı gelişmeler yaşandı ve 61 yıldan beri devam eden iktidar değişmiş oldu.
Değil komşumuz Suriye’de, dünyanın neresinde olursa olsun ‘kötü iktidar’ın gidip ‘iyi iktidar’ın gelmesi elbette sevindirici bir hadisedir. Suriye içinde böyle olması arzu ederiz ve bunun için de sadece bugün değil, dün de duacıydık.
Suriye’de kavga ve kargaşa uzun süreden beri devam ediyordu. Ancak idarenin değişmesi ve bu uzun kargaşa süresi dikkate alındığında çok kısa sürdü. 10 ya da 15 gün içinde şehirler el değiştirdi ve yarım asırdan beri ülkeyi yönetenler iktidardan indirilmiş oldu. Bu hızlı değişim akla başka soruları da getirdi. Acaba ‘büyük devletler’ bu konuda kapalı kapılar ardında bir anlaşmaya mı vardı? Tabii ki bu ve benzeri soruların doğru cevapları önümüzde günlerde ortaya çıkmış olur.
Suriye’den her dakika ‘yeni haber ve gelişmeler’ duyuluyor. Haber kaynaklarına göre son günlerdeki gelişmeler şöylece özetlenebilir:
Suriye’de 1963’de iktidara gelen Baas Partisinin 61 yıllık iktidarı, 2011’de başlayan ‘Arap Baharı’ olaylarını şiddetle bastırılmak istenmesiyle patlak veren iç savaşta, ülkenin başşehri Şam’ın rejimin kontrolünden çıkmasıyla çökmüş oldu. Arap Sosyalist Baas Partisi Suriye’de 1963’te darbeyle iktidara geldi. 1970’de yılında parti içi darbeyle Beşşar Esad’in babası Hafız Esad iktidarı ele geçirerek, 1971’de Suriye Devlet Başkanı oldu. Beşşar Esad ise, babasının ölümü üzerine 2000’de Baas rejiminin başına geçti. Suriye’de 2011 yılında halk hareketleri başlarken rejim kitlelere şiddet kullanarak müdahale etti. Neticede ülke iç savaşa düştü. Rejim uluslararası baskılara rağmen sorunun diplomasi yoluyla çözümüne yanaşmadı. Suriye’de 27 Kasım 2024 tarihinde yoğunlaşan çatışmaların ardından ülkede Halep, İdlib, Hama’dan başlayarak pek çok bölgede kontrolü kaybetti.
Beşşar Esad iktidarının Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali, sosyal medya hesabından paylaştığı video mesajında, “Suriye’de halkın seçeceği bir hükümetle çalışmaya hazır olduklarını ve her türlü desteği sağlamaya hazır olduklarını” belirtmiş. Celali, “Suriye tüm Suriyelilerin. Bu ülke normal bir ülke olabilir, bu ülke komşularıyla ve dünyayla iyi ilişkiler kurabilir. Bu tercih, Suriye halkının seçeceği yönetime kalmış. Biz, seçilecek yeni yönetimle işbirliğine hazırız. Onlara her türlü desteği sağlayıp devlet dosyalarını kolayca onlara aktarmaya hazırız” ifadelerini kullanmış.
Suriye’deki hadiseye sadece “Zalim bir iktidar gitti, vatandaşın istediği oldu” diye bakmak acaba ne ölçüde doğru olur? “Çok bilinmeyenli bir denklem”le karşı karşı olduğumuzu düşünmek ve ona göre adımlar atmak çok daha isabetli olmaz mı? Acaba bu hadiseler ne zaman durulup da Suriye gerçek anlamda huzura kavuşabilecek? Bu ‘oyun’u kim kurdu ve nasıl bir netice almayı planladı?
Kendisini ‘dünyanın jandarması’ olarak gören Amerika’nın Suriye’de yaşananlar karşısında “Bizi ilgilendirmez, ne halleri varsa görsünler” tavrı gerçek düşüncelerini mi ifade ediyor?
İlk sözümüz de, son sözümüz de şudur: Suriye huzuru kavuşsun, bölge ve ülkemiz için yeni sıkıntılar çıkmasın inşallah.