Programın konusu şöyle idi: 28 Şubat 1997’deki başörtü problemi ile ilgili kamuoyu meydana getirmek için “Başörtülü Demokrat Hanımlar” isimli bir platform kurulmuştu. Bu platform bir kısım aydınları ziyaret etti. Bu ziyaretlerden biri Bekir Coşkun’a yapıldı. Aşağıda Bekir Coşkun’un ziyaretle alâkalı görüşlerini okuyacaksınız. 

Bekir Coşkun’a yaptıkları ziyaret ve bu konu ile ilgili Bekir Coşkun’un baş örtülü hanımlara takındığı tavır, demokrat hanımların beklemediği şekilde cereyan etti. Normalde Bekir Coşkun’dan beklenen olumsuz bir tavırdı. Bekir Coşkun, Demokrat Hanımlara çok olumlu bir tavır sergiledi. Coşkun, “Başörtülü hanımların içinde sizin gibi kimselerin bulunmasına çok sevindim. Demek  sizin gibi kimseler de varmış. Bundan böyle sizlerle ilgili yazı yazarken daha dikkatli olacağım. Sizler bütün gazete ve medya kuruluşlarına gidip meselelerinizi anlatın. Meselelerinize sahip çıkan kimseler bulacaksınız. Benim annem de başörtülü. Herkes başını örtebilir.” şeklinde ifadelerde bulunur. 

Bekir Coşkun’un yukarıdaki ifadelerini vefat ettikten sonra öğrendik. Bekir Coşkun gibi birçok aydının aynı şartlarda benzer şeyleri söyleyeceğine inanıyorum. 1980’li yıllarda yayınlanan, ”Bediüzzaman Said Nursî ve Aydınlar Konuşuyor”, “Son Şahitler Bediüzzamanı Anlatıyor” kitaplarında olumlu örneklerinin yüzlercesini görmek mümkün.

Ülkemiz ve geri kalmış ülkelerin büyük bir hastalığı peşin hükümlülük. Bu hastalığı hep beraber yenme konusunda gayret etmemiz şart. Peşin hükümlülük diye ifade ettiğimiz yanlış uygulama, geniş ve dar dairede devam ediyor. Bu peşin hükümlülüktür ki milyonların birbiri ile kucaklaşmasına mani oluyor. Bu yanlış ve kötü durumun cehaletten kaynaklandığı açık. Almanya’da yaşayan bir arkadaşıma “Peşin hükümle, ön yargıyla ilgili durumlar nasıl?” diye sorunca, “Almanlarda hiç yok. 

Türklerde var. Ancak Almanlarda da yardımlaşma hiç yok.

Temennimiz, ön şartsız, muhabbet dolu bir  ülkede hep birlikte yaşamak. Allah o günleri göstersin.