Yaptıkları tek taraflı, keyfi, eşitliğe uymayan, âdil olmayan uygulamalar söylediklerini tekzip ediyor.

Vatandaşa eşit muamelelerde bulunmakla mükellef olan, bizi idare edenler bu güne kadar maalesef bu imkânları ve kaynakları cömertçe hep kendi taraftarlarına dağıtmakta bir sakınca görmediler.

Üstad Bediüzzaman’ın; “lisan-ı siyasette, lâfız mananın zıddır” dikkat çekici ifadeleri çerçevesinde olup bitenlere baktığımızda hem de millet nezdinde “dindar” olarak bilinen mevcut iktidarın söyledikleriyle yaptıklarının bu tesbite uyduğunu görüyoruz.

Önceleri partilerini savunan, televizyonlarıyla onların borazanlığını yapan camiaya iktidarın “ne istediler de vermedik?..” dediği unutuldu mu? Ta ki darbe girişimiyle beraber aynı kişiler terör örgütü olarak görüldü.

İktidarın devletin imkânlarını dağıtmadaki bu âdil olmayan alışkanlığı halen devam ediyor. Kendilerine muhalif olan, en küçük bir itirazda bulunan kişi veya kesimlerin isteklerini kulak ardı ediyorlar. Kendilerine biat eden taraftarlarının kanunen yerine getirilmesi mümkün olmayan çoğu istek ve beklentilerinin derhal yerine getirildiğini herkes görüyor.

Her şey bir tarafa sırf partilerinin şakşakçılığını yapmadıkları için, başta Yeni Asya olmak üzere bazı gazeteleri de kanunsuz bir şekilde kestikleri resmî ilân cezaları ile cezalandırıyorlar.

Gücü elinde bulunduran yetkililerin kendilerine şakşakçılık yapanların taleplerini derhal yerine getirdikleri herkesin malûmu. 

Yapılan sınavlarda en yüksek puanları aldıkları halde mülâkatlar marifetiyle kendileri gibi düşünmeyenleri başarısız sayarak işe almadıkları da biliniyor.

Yine vatandaşa eşit muamelede bulunmakla vazifeli atadığınız bir çok idareci ve üst düzey bürokratın adeta parti gönüllü elemanı ve sözcüsü gibi hareket ettiklerini millet görüyor. Yargı mensuplarının âdil olan kararları vermekte zorlandıkları da acı bir gerçek olarak hemen herkesin malûmu.

Kısaca parti isminin başındaki “adalet” kelimesi hakikî adaletin sağlanmasına bir katkısı olmuyor.