Bu komitelerin hedefi İslâmî değerleri küçümseyerek insanları İslâm’dan soğutmak ve uzaklaştırmaktır. Bu maksatlarına ulaşabilmek için bütün gayretlerini sarf etmektedirler. Özellikle günümüzde medyayı vasıta ederek yaydıkları fikirleriyle insanlığı ve bilhassa gençleri dinsizlik cereyanına çekmeyi amaçlamaktadırlar.

Özellikle 1920’den sonra ortamı müsait görüp her kesimden insana zarar vermek amacıyla ayrı ayrı kollara ayrılmışlar ve hücumlarını bu şekilde sürdürmüşlerdir. O yıllarda Bediüzzaman Said Nursî, Kur’ân’a dört bir yandan saldıran bu komitelerin kullandıkları yöntemleri fark ederek hedef ve programını tamamen bu cereyanlarla manevî olarak mücadele etmeye yöneltmiştir.

Bediüzzaman Hazretleri bu komitelerin İslâm’ın itibarını zedelemek maksadıyla hareket ettiklerini görmüş, onlara hitaben “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar” cümlelerini sarf etmiş ve İslâm’a gözünü kapayanların gözlerini Kur’ân hakikatleriyle açmıştır.

Kur’ân sadece indirildiği asra değil bütün asırlara hitap eden bir rehberdir. Ancak farklı asırlarda gelen insanların anlayış tarzları da şartlara göre farklılık gösterdiğinden her asra, Kur’ân’ın kendi asırlarına bakan yönlerini açıklayan âlimler gelmiştir. Hücumlarını her asırda yenileyen dinsizlik cereyanlarına karşı bu âlimler, Kur’ân’dan öğrendikleri metotlarla kendilerini yenilemişler ve en doğru mücadeleyi vermişlerdir.

Bediüzzaman Hazretleri de ahir zamanın şiddetli dinsizlik cereyanlarıyla mücadele etmek amacıyla Kur’ân’ın asrımıza bakan yönlerini açıklamış ve telif ettiği Risale-i Nur eserleriyle bu hakikatleri meydana çıkarmıştır. Bu zamanki gibi hücumların arttığı o dönemlerde Said Nursî, dinsiz akımlara büyük bir darbe vuran Tabiat Risalesi adlı eserini kaleme almış ve bu risale hakkında şunları söylemiştir:

“Bu risalenin sebeb-i telifi, gayet mütecavizâne (saldırgan) ve gayet çirkin bir tarzla, hakaik-i imaniyeyi tezyif edip (aşağılayıp), bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur’ân’a hücum edilmesidir.”

Bu sebeplerle yazılan ‘Tabiat Risalesi’ni okumak, anlamak ve neşretmek bizlerin bu zamandaki dinsizlik cereyanlarına karşı koyabilmemizi netice verecektir. Bilhassa gençler olmak üzere bütün insanların önce kendilerini, daha sona yakınlarını bu tehlikelerden muhafaza etmek için Tabiat Risalesi’ni çokça okumalı ve neşretmelidir.

Bu maksatla biz gençler ve genç zihinler, Youtube Risale-i Nur TV kanalında Tabiat Risalesi’ni konu olarak ele aldık ve farklı bakış açılarıyla birlikte müzakere ettik.

Eczacılık fakültesi öğrencisi Ahmet Hakan Coşkun, Eğitimci Sebahattin Yaşar ve bizlerin katılımıyla gerçekleşen müzakerede dikkat çekici hakikatler ortaya çıktı. (ders linki: https://youtu.be/lINiu3lR0OM) Tabiat Risalesi’nin Allah’ın varlığını kabul eden tevhid inancının doğruluğunu ve diğer dinsiz akımların mantıksızlığını, akla yatan bilimsel yöntemlerle açıklayan muazzam bir eser olduğunu fark ettik.

Risalede öyle dikkat çekici örnekler vardı ki, küfrü kabul etmenin aklı reddetmekle eşdeğer olduğunu ve küfür hesabına çalışanların ilk önce akıllarını sorgulaması gerektiği sonucuna vardık.

Tabiat Risalesi okumaları ile imanımızı daha da kuvvetlendirmeyi ve bu Risaleden daha da istifade edebilmemizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.