"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tercih, tarafgirlik ve adalet konusundaki ince nüanslar

Nejat EREN
15 Ekim 2019, Salı
Nur talebeleri için makul ve itidalli olmak önemli bir ölçüdür.

Hadiselerin tesirinden uzak kalarak müspet çizgiyi sürdürmek hayatî önem arz ediyor. Menfi felsefenin tarafgirlik hastalığının şuur ve basiret sahibi insanları da tesirine alması acı vericidir. Adalet ve hakperestlik Kur’ânın esaslarından olduğu için şuurlu kimselerin yanlışa taraftar olmaması gerekir “Tercih–tarafgirlik”, “adalet- hakperestlik” arasındaki ince nüans ve sırrın dikkatlice tahlile ihtiyacı var. Hüsn-ü zannı da buna ekleyebiliriz.

Bediüzzaman’ın bu konudaki bir tespitiyle başlayalım: “Risale-i Nur Talebelerinden bir kısım kardeşlerin, haddinden çok hüsnü zanlarını ve ifratlarını ta’dil etmek için ihtar edilen bir muhaveredir.” Dedikten sonra, büyük kardeşi Molla Abdullah ile arasındaki şeyhi Hazret-i Ziyâeddin hakkındaki muhabbet ve hüsnü zannına atıfla, aşırı tarafgir ve muhabbetiyle:“Hazret-i Ziyâeddin bütün ulûmu biliyor. Kâinatta, kutb-u a’zam gibi her şeye ıttılâı var.” Deyip Üstadı ona bağlamaya çalışmasına karşı, Üstad: “Sen mübalâğa ediyorsun.” Diyor. Kardeşim insaflı olduğu için benim nokta-i nazarımı kabul etti.” Diyor.

Buradaki ince nokta: Şahsa bağlanma ve fazla hüsnü zannın bir tarafgirlik olduğu ve zarar verebileceğidir. Âdil ve hakperest olmanın önceliğidir. Üstad mütevazılığınn zirvesi ile şu hakperestliği yapıyor. “Ben, size nisbeten kardeşim; mürşidlik haddim değil, üstad da değilim; belki ders arkadaşıyım. Ben, sizin kusuratıma karşı şefkatkârâne duâ ve himmetlerinize muhtacım. Benden himmet beklemeniz değil, bana himmet etmenize istihkakım var. Risale-i Nur’un talimatı dairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz.” (Kas. Lâh., mek.no: 50, s. 93)

Adalet- hakperestlik, tarafgirlik-tercih konularının, makam ve tatbikatını iyi tespit etmek gerekiyor. Sahabe Mesleği olan bir cemaatin ferdine düşen, bazı dava arkadaşlarıyla mizac, karakter yakınlık ve samimiyetinin ölçüsünü kaçırmadan hareket edebilmektir. Şahsî tercihler saygı gerektirir. Hizmet faaliyetlerinin plan ve icraatında farklı fikirlere saygılı olmalıdır. Ölçü: Kur’ân, Sünnet ve Risale-i Nur prensipleridir. Hizmet müzakeresinde, bir kardeşle şahsi yakınlıkla sonuca gidecek tercih farklı olabilir. Yakınlık, akrabalık, samimilik, iyi dostluk, ortaklık, mizaç yerine, tercihin şahsî sebebler değil, adalet ve hakperestlik noktası olması makul ve uygun olanıdır. Çünkü hizmet ve amaç: basiret, feraset, tecrübe, mizaç ve bilgi sahibi olma gibi farklı şartları gerektirebilir. Hak olan, müzakere ve oylamada, şahsî yakınlığın değil, adalet ve hakperestliğin tercih edilmesidir. Bu tercih, o kardeşten ayrı düşmek, ona saygısızlık, ondan kopma değil, kendi hür iradesiyle kabullendiği bir adalet ve hakperestliği tercih iradesinin tezahürüdür. Müzakere veya problem karşısında, tercih tarafgirlik değil, adaletli ve hakperest olma faziletidir.

Tarafgirliğin, dindar bir ehl-i ilmi, siyasî fikrine muhâlif olan bir salih âlimi, tekfir derecesine tezyife, kendi fikrindeki bir münafığı, hürmetkârâne medhetmeye götürdüğünü biliyoruz. Bediüzzaman’a “Euzubillehimineşşeytani vessiyaseh” dedirten işte bu dehşet verici tarafgirliktir.

Hakk’a hizmet, büyük ve ağır bir defineyi taşımak ve muhafaza etmek olduğundan, o defineyi omuzunda taşıyan ellere yardımcı olmak lâzım. Samimîyet ve muhabbetle şahsı mânevi dairesindeki kuvvetin daha ziyade tesir ve yardımı alkışlamak gerek.

Olumsuzlukların çaresi; suçu ve hatayı nefsine almaktır. Nefsini, savunmak değil, karşısındaki meslektaşına taraftar olmaktır. Fikri tartışmalarda fikrinin haklı çıkma taraftarlığıyla haklı çıktığına sevinmemek. Muhalif veya muhatabının haksız, yanlış olduğuna memnun olma bir insafsızlıktır. Bir zarardır. Tartışma veya münazarada peşinen haklı çıkan, bilmediği birşeyi öğrenmediği için gururla zarar edebilir. Hak, muhatabında çıkarsa, zararı olmaz, bilmediği bir şeyi öğrenip menfaat kazanır. Nefsin gururundan kurtulur. İnsaflı hakperestlik, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırmaktır. Bediüzzaman’ın:

Tercih ve iradeye saygıyı hatırlattığı: ”Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir.”Tespitini de unutmayalım.

Okunma Sayısı: 1290
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı