Başta askerî darbeler olmak üzere, her dönemin konjonktürel baskısına cesurca karşı çıkan ve hiçbir anti-demokratik hareketi kabul ve tasvip etmediğini her platformda dile getiren Mehmet Kutlular’ı, lise ve üniversite öğrenciliğim döneminde, birçok kez yakın sohbetinde bulunarak kendisinden istifade etme imkânı bulmuştum. 

Risale-i Nurlar perspektifinde, düşüncelerini, olaylara bakışını ve en önemlisi de memleket meselelerine izahat getirirken samimiyetine ve demokratik duruşuna hep hayran kalmışımdır.

1987 yılındaki İstanbul, Fatih’teki bir seminerinde, biz gençlere hitap ederken şu sesleyişini hiç unutamam: “Siz başkasına İslâm’a dair bir şeyler anlatmak isterseniz ve anlatırken, her şeyden önce, siz birer iyi Müslüman olmalısınız.”  

21 Şubat 1970’te yayınlanmaya başlayan Yeni Asya Gazetesi’ne emek veren Mehmet Kutlular, Türkiye’nin gündemine, “postmodern darbe” denilen 28 Şubat sürecinde (28 Şubat 1997) ge(tiri)lmişti. Askerî cenahtan birilerinin sesinin çok çıktığı ve “bin yıl süreceğini” belirttiği o süreçte yaşanan sert baskılar karşısında, “Marmara depremi” (17 Ağustos 1999) vesilesiyle Kutlular’ın verdiği “Deprem İlâhî ikazdır” mesajı, bazı kesimleri ayağa kaldırmıştı… 

2001 yılında 2 yıl 1 günlük kesinleşmiş hapis cezasının infazı için Metris Cezaevi’ne konuldu. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2001 yılında haksız yere hapis cezasına çarptırılan ve 276 gün hapis yatan Mehmet Kutlular’a “maddî ve manevî tazminat talebine” ilişkin Bakırköy 13. Ceza Mahkemesi’nin verdiği ‘kısmen kabul’ kararını bozdu. 

Kutlular, kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımış, AİHM hapis kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. Maddesi’ne aykırı bularak Türkiye’yi tazminata mahkûm etmişti.  

Hatıralarını ilk baskısı 2009 yılında yapılan ‘İşte Hayatım’ adlı kitabında toplamıştır. Vefatı dolayısıyla, her kesimden taziye mesajlarının yayınlanması da Kutlular’ın, yaptığı hizmetlerin geniş kitlelerce benimsendiğinin bir tezahürü.  

Keşke sağlığında, kendisinden daha ziyade istifade edilebilseydi… 

Allah rahmet eylesin…