"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dindarlarımız Ramazan’a hürmet ve saygı gösteriyorlar mı?

Şükrü BULUT
05 Mart 2025, Çarşamba
Ahirzaman insanının önemli bir eksiği de; nefsini murakabeden kaçırması değil mi?

Nazarlarımızın üçyüz altmış derecelik dış daireleri murakabe ederken, özümüze hiç dönmemesi… Başkasında bulduğu hata ve kusuru kendisinde aramaması… Hususî âlemindeki yüzlerce kusur ve eksiklere bakmaksızın, dışındaki dünyaları yargılaması çok ilginç, nefsimizin…

Gazete ve sosyal medyaya baktığımız şu günlerde; bilhassa dinî kimlikli medyamız, ahlâk zabıtası edasıyla Ramazan-ı Şerife hürmetsizlik etmiş kişi ve kuruluşların avına çıkmış. Kameraları kendi hanesine çevirebilselerdi… Sonra da; Ramazan-ı Şerifin sosyal hayattaki yansıması veya daha kolay yaşanması cihetiyle üzerine düşeni yapıp yapmadığının muhasebesini yapabilseydi… Evinden başlayarak. Dışardan gelecek misafire; bu ev çok özel bir zaman ve hadiseye hazırlanmış, dedirtebilecek şekilde; Ramazanın renkleri, kokuları ve düzeniyle tanzim edilip edilmediğine bakabilseydi…

Sonra da dindar geçinen ve çoğu zaman dışardaki laubali ve lâkaytlara laf atan insanlarımızı dükkânında, iş yerlerinde, sosyal statüsünü sürdürdüğü yerlerde ziyaret etse, mangalda kül bırakmayan insanlarımızın hâkim oldukları dairelerdeki hal-i pürmelâllerini görse, burada söylemek istediğimiz gizli realiteyi yakalayabilir.

Ailede çocuklarından, dükkânda müşterisinden, idareci olduğu resmî kurumda sosyal Marksistlerden ve onlarca sun’î sebeplerden dolayı, yaşamakta olduğu sosyal hayatında “Ramazan-ı Şerif” ile aynı kareye düşmekten kaçınanların, istismarcı tarafgir siyasetin tesiriyle “Ramazancı” kesilmeleri, ikiyüzlülük değil mi?

Ramazan-ı Şerifin bir kimlik olduğunu unutarak… Ramazan-ı Şerifin bağrındaki sosyal devletten gafil kalarak… Ramazan-ı Şerif’in hayatın bizzat kendisi olduğunu yaşamayarak dindar olunmaz, geçinilir. Geçinmek ise, daha çok din düşmanlarının dikkatlerini celb ediyor. Bu halleriyle dindarlarımız, dinin hakikatinden uzaklaşmışlar da diyebiliyoruz. Yani hususî dünyalarında, İslâmiyeti tanımıyorlar, güzelliklerin bilmiyorlar ki yaşasınlar. Bu ise dinden uzak yaşayanlara, İslâmiyet çok güzel olsaydı, bu dindarların ahlâklarını düzeltir ve onları insaniyete lâyık bir hale getirirdi, dedirtiyor ki; işte toplum olarak kaybettiğimiz önemli bir mevkidir, burası.

Yukarda arz ettiğimiz hayatın kesitlerinde Ramazan-ı Şerifi yansıtmayan bir Müslümanın, İslâmiyet’ten uzak yaşayana itiraz etmesi problemine özünü teşkil ediyor. Gençliğimizde bir kısım sağcı geçinen gençler sokakta; oruca saygı göstermeyip alenî muhalefet edenlere cebrî olarak oruçluyu hürmete çağırırlarken, kendileri Ramazan orucunu tutmazlardı. Siyaseti dine alet eden medyada işine gelmeyen siyasetçiyi, iş adamını veya bürokratı dine karşı olarak propaganda edenlerin İslâmiyet’e verdiği zararı, solcuların veremediğini düşünmeye başladım.

Dindarlarımızın Ramazan-i Şerif ayının her gününü cazip, bayram sevinci içinde ve efkâr-ı ammede lâyık olduğu yerde gösterebilme imkânlarını hepimiz biliyoruz. Ramazan münasebetiyle sahibi olduğu işyerindeki mesai zamanlarını değiştiren kaç işveren gösterebiliyoruz ki… İşçilerine, “Ramazanda iki saat erken gelebilen, iki saat erken gidebilir,” diyen kaç tane patron veya dükkân sahibi sayabiliyoruz ki… Veya zekâtını, sadakasını dağıtırken; kendi menfaatini düşünmeden önce işçilerinden başlayan ve hatta  “Ramazan İkramiyesi” adı altında işçisinin o ay boyu ihtiyacını karşılayan kaç dindar zenginimiz var ki… Ki bu güzelliğin artık ülkemizde gelenek olması gerekmez mi? İşte bu güzelliği cimriliğiyle, hoşgörüsüzlüğüyle, şefkatsizliğiyle ve hırsıyla engelleyen bazı dindarlarımızın, şu Ramazan-ı Şerifte kraldan ziyade kralcı geçinerek; İslâmiyeti öğrenememiş ve yaşayamayan insanları hedef almaları, dinsizlerin fenalıklarından ziyade topluma zarar veriyor, kanaatindeyiz.

Dindarlarımızın İslâmî hayata dair temel paradigmalardan mahrum olmaları, yukardaki sıkıntılara sebep oluyor. Oturduğu ev, içinde yaşadığı mahalle ve şehire müdahale eden ahirzaman dinsizlerine itirazı olmayan dindarlarımızdan bahsediyoruz. Mahallesindeki camiye sahip çıkamadığı gibi; sokak ve ve caddesine dinsizlik adına müdahale edenlere de ses çıkarmıyor. Bu ev benim, sokakta ben yaşıyorum ve mahalle benim mahallem diyemeyen, dindarları farklı bir paydada konsolide etmeye çalışan zamanın dindarları; hem Ramazan-ı Şerife ve hem de dinin diğer şeairine farkında olmadan büyük saygısızlıklar yapıyorlar…

Okunma Sayısı: 1296
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    5.3.2025 10:37:46

    "Hem zaman-ı saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize bildirmiyor ki; bir müslüman muhakeme-i akliyesiyle başka bir dini, İslâmiyet'e tercih etmiş olsun ve delil ile başka bir dine dâhil olmuş olsun. Dinden çıkanlar var, o başka mes'ele.. taklid ise, ehemmiyetsizdir. Halbuki edyan-ı saire(Başka dîn'den olanlar) müntesibleri mutlaka fevc fevc(Guruplar hâlinde), muhakeme-i akliye ile ve bürhan-ı kat'î ile daire-i İslâmiyet'e dâhil olmuşlar ve olmaktadırlar. Eğer biz, doğru İslâmiyet'i ve İslâmiyet'e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır. Hem de tarih bize bildiriyor ki: Ehl-i İslâm'ın temeddünü(Medenîleşmesi, uygarlaşması), hakikat-i İslâmiyete ittiba'ları nisbetindedir. Başkalarının temeddünü ise, dinleriyle makûsen mütenasibdir(Ters orantılıdır)." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat - 83 - 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Selim

    5.3.2025 07:37:24

    Sokağına caddesine müdahele edilmesinden daha önemli konu var. Bizzat din kardeşine dinsizlik adına müdahale ediliyor. Fakat ses çıkarmıyor. Ses çıkaranı da kerih görüyor. Kendilerini peygamberce günahsız vehmedip din kardeşini suçluyor. "Ama onlar da şöyle yaptı böyle yaptı.. "

  • Mustafa Said Kara

    5.3.2025 06:20:28

    Evet dindarlar sokağına sahip çıkmalı. Sokakta mahremiyeti ihlal eden durumlar olmaması adına faaliyet gösterilmeli....... Ancak......Bunu diyen dindarları, "özgürlük ve demokrasi sopasıyla" eşek sudan gelinceye kadar dövüyorlar.

  • Selahattin

    5.3.2025 01:19:10

    Bir şeair olarak Ramazanışerifi sosyal hayatımızın merkezine nasıl taşıyacağımızı izah eden faydalı bir yazı. Allah razı olsun

  • Hüseyin T

    5.3.2025 00:41:23

    Ramazanı şerifteki Oruç; kıymetli hocamızın da tafsilatli bir şekilde izah ettiği gibi, bedensel beslenme, düşünme, tefekkür etme gibi  bozulan ayarlarımızı güncelleme,organları dinlendirme, sistemleri düzenleme, fabrika ayarlarına dönme, arınma, tefekkür etme,  hücresel metabolizmayı işleyiş bakımından öngörülen referans aralıklarına sabitleme, kontrol etme , ruhsal ve fiziksel açıdan  çok yönlü bir aktivitedir.. İnsanlık olarak bedenen ve ruhen dünyevi heveslerden , hırslardan, oburluktan ve kirlerden , cimrilikten kurtulma, yoksulluğu anlama ve giderme çalışmalarına aktif olarak katılma, açlığı gerçek manada idrak etme ve ortadan kaldırma, insanca yaşama ve müslimce tefekkür etme günleridir oruç,aksi takdirde sadece yemek vakitlerinin değiştiği bir aydır.....

  • Hakan

    5.3.2025 00:39:57

    İslamiyetin hayat-ı ictimaiyeye hayat olması duasını birlikte yapalım.

  • Hikmet

    5.3.2025 00:38:37

    Dinin siyasete alet edilmemesi hususunda büyük gayret gösteren Bediüzzaman’a, siyasetli cemaatlerimiz herkesten ziyade kulak vermelidirler. Önemli noktalara değinmişsiniz, hocam. Allah kalemine istikamette kuvvet versin derim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı