Başta ayetler ve onun mealleri olan hadisler ve onların açılımı olan tefsirler ve en Kur’an’ın manevi mucizesi olan Risale-i Nur’lar neşriyatın ehemmiyetini gösterir. Risale-i Nur’lar İslama isnat edilmeye çalışılan iftira ve fitnelere karşı hakikatleri deliller ile izah edilmektedir. Üstadımızın bu manadaki tavsiyesi davasını ispat eden kazanır düsturu hepimiz için önemlidir. 

Bugün insanlığın en büyük hastalığı şüphesiz imansızlık zaafıdır. Çünkü her türlü manevi güç ve enerji imanın tahkiki olması ile kazanılıyor. Ve her bir insan, huzuru daimi mertebesine çıkmakla dünyada ve ahirette huzur bulur.

Söz unutulur yazılar unutulmaz kaidesince neşriyat her zaman hayata hizmet etmektir. Üstadımızın üç hayat döneminde de neşriyata verdiği önemi Tarihçe-i Hayatı’ndan öğreniyoruz. Kur’an’ın bu asrı irşad eden mektupları neşretmesi birçok gazete ve önemli zatlara mektuplar yazması da neşriyatın önemini daha iyi anlamamıza sebep oluyor. Ülkemize ve dünyaya Risale-i Nur’larla hizmet verilmektedir. 

İçtimai konularda gazete ve dergileri benim bedelime Zübeyir takip etsin anlamındaki beyanını biliyoruz. (Şualar 454.) Büyük Doğu’da Lozan’ın iç yüzünün aydınlatılması, Bağdat’ta yayınlanan Eddifa gazetesinde nurcuların diğer hizmet edenlerden farkları, Pakistan’da yayınlanan Es-Sıddık dergisinde İktisat ile Hutbe-i Şamiye’yi Arapça yayınlanması, Sebilürreşad’da ‘konuşan yalnız hakikattir’ ve Büyük Cihad’da ‘En büyük ispat’ başlıklı makaleler neşriyatın ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. 

Yirminci yüzyılda yarım asrı aşan yayın hayatıyla; ülke ve dünya genelinde Risale-i Nur’lar, dergiler ve onun günlük lahikası olan gazetemiz Yeni Asya’yı her yönü ile destekliyor, hizmet edenlerin ölenlerini rahmetle, kalanlarını sevgi ve saygı ile selamlıyoruz. Yapmış oldukları cihanşümul hizmetin er geç insanlık tarafından anlaşılacağı ve dikkatle izleyenlerin anladıklarını biliyoruz. Kur’an’ın bu asırdaki manevi mucizesini anlayan, anlatan ve her zaman neşriyatta emekleri olan hizmet erlerini unutmayacağız.