Üstad burada; çağdaş bilimler ve demokrasiyle donatılmış birleşik İslam dünyasının kurulmasının Müslümanlar için bir hedef olması gerektiğini ve bunun “kabe-i saadet”, yani mutlu bir hedef olduğunu anlatmaktadır. Tüm Arap Yarımadası’nın ise böyle bir birleşik İslam dünyasının Mekke-i Mükerreme mesabesinde bir şehri, Osmanlı Devleti’nin de Medine-i Medeniyet i Münevvere gibi bir şehri olacağını; fakat Osmanlı’nın böyle olabilmesi için demokrasiyi tam tatbik eden bir ülke olması gerektiğini anlatıyor.

“Eğer İslâmiyet milliyetini ve ittihad-ı İslâm’ın taşını ve nakşını istersen işte bak; ...”

İttihad-ı İslâm’ın hükümferma olduğu bir ülkenin fertleri nasıl olacaktır, bu fertlerin yüz ifadeleri nasıl olacaktır, fertlerin halet-i ruhiyeleri nasıl olacaktır; aşağıda bunlar anlatılacaktır, çünkü bir ülkenin yapı taşını ve nakşını ferdler teşkil etmektedirler. Burada insan unsuru üzerinde durulacak ve aşağıda altı madde halinde bu ferdî özellikler sıralanacaktır. Burada aslında sinema ve tiyatro işiyle uğraşan insanlara fertteki yüz ifadelerinin; yani mutluluğun ve asaletin ve sevincin ve güvenilirliğin ve utanma duygusunun ve civanmertliğin ve ümitvar oluşun ve geleceğe bakışın yine yüze yansımasını anlatıcı şekilde dersler verilmektedir. 5 maddeyi yazmayacağız, sadece 6. maddedeki lacivert rengin anlamını incelemeye çalışacağız, inşaallah. 

“(...) 

(6) hüsn-ü mücerredden, cemal-i mücelladan tecelli eden mukaddes ziynet birbiri ile imtizaç edip ondan çıkan levn-i nuranî ancak o şark ve garbın kâb-ı kavseyni olan kabe-i saadetinin tâk-ı muallâsının kavs-ı kuzahının elvan-ı seb’asının lacivert levninin timsali belki şu levnin manzarası bir derece irae edilebilir.” (Münazarat)

Mutlu bir ülkede, kabe-i saadete ulaşmış bir ülkede fertlerin hayatlarına ve yüzlerine yansıyan İslâmî güzelliklerin hepsinin imtizaç ettikten sonra buradan bir nuranî renk yansıyacağı ifade edilmektedir.

Böyle bir ülkenin yüksek tavanında çeşitli ırkların, kültürlerin ve fikirlerin ve İslâmî güzelliklerin oluşturacağı bütün renklerden oluşan gökkuşağı gibi bir çatı teşkil edeceğini anlatıyor. Ve bu yapının aynı zamanda bu ülkenin koruyucu bir tavanı ve yüksek bir çatısını teşkil edeceğini belirtmektedir.

İşte bu çok renklerin oluşturduğu güzelliklerin neticesinde öyle bir renk çıkacak ki bu renk, lacivert rengi olacaktır ve bu rengin görüntüsü dikkatle bakıldığı takdirde görülebilecektir.

Çünkü lacivert rengi Yeni Çağ ile ilgili bir renktir ve normal duyuların ötesinde idrakin ve ferasetin gücüyle fark edilebilecek bir renktir ve aklı yüksek seviyede kullanma yeteneğini temsil eder ve bu renk yine adalet ve tarafsızlıkla birlikte sadakati ve hikmeti yansıtır. 

Ve lacivert renk; ferasetin, idrakin ve yüksek aklın rengidir. İnsanlığa hizmet etme mesajı taşır ve güçlü, haysiyetli, küllî ve derin samimiyet manalarına gelir. Bu nedenledir ki halka hizmet iddiasıyla milletin karşısına çıkan kişiler, lacivert renkli takım elbiseleri tercih etmektedirler. 

Ve bütün bu manaları toparladığımızda lacivert renk ile Üstad Hazretleri, demokrasiye de işaret etmektedir. 

Bediüzzaman Said Nursi; Birleşik İslam Devletlerinin siyasetinde ve rejiminde lacivert rengin bu manalarının hakim olmasını arzu etmektedir.