Ekonomistler yüksek enflasyonun sonuçlarını şöyle ortaya koyuyor: Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir durum ortaya çıkar. Satın alma gücünü zayıflatır, sosyal huzursuzluklara yol açar. Dar ve sabit gelirliler çok zarar görür. Paranın değerini zayıflar. İşsizliği artırır, ödemelerde sıkıntılara yol açar…
Memura, asgari ücretliye, emekliye yapılacak zamlar TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre belirlendiği için büyük sıkıntılara neden oluyor.
Açıklanan resmi rakamlar, milletin yaşadığı hayat pahalılığı ile bağdaşmadığı için son yıllarda hep tartışılıyor.
TÜİK yıllık enflasyon yüzde 47,83, Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise yüzde 122,88 olarak hesaplandı. Görüleceği üzere ENAG’ın ve TÜİK açıkladığı enflasyon oranları arasındaki farklılık dikkat çekici.
***
Güven zedelenince…
2023 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 9,49 artmış olmasına rağmen mal ve hizmetlerindeki artışın bunun çok üzerinde olması da resmî rakamlara güveni düşürüyor.
Pazar ve market fiyatların geçen ay ve bu ayki değişim kıyaslansa dahi TÜİK rakamlarının gerçeği yansıtmadığı görülür.
Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın %22.3 olan enflasyon tahminini %58’e çıkarması, bu tahminin de şimdiden tutmayacağı ortaya çıkıyor.
Ateş mutfağı sarmış durumda. Arka arkaya gelen zamlar milleti canından bezdirdi. İktidarı destekleyenler dahi durumdan memnun değil. Ekranların kadrolu konuşmacıları bugüne kadar kılına dokundurmadıkları iktidarı eleştirmeye başladılar. Cumhur İttifakı’nın paydaşları da artık hayat pahalılığından şikâyet ediyor.
Çözüm mercii olanlar ne yapıyor peki? Onlar önce altı ay sonrasını işaret etmişlerdi şimdi ise parmakları 2025’i gösteriyor.
Hayat pahalılığı topluma sadece ekonomik cihetle yansımıyor. Enflasyonun toplumun mânevî taraflarını tahrip eden, suçu azdıran, asayişi tehlikeye atan bir tarafı da var. Suç oranlarındaki yükseliş ve toplumdaki stres ve mutsuzluğun artması bunun göstergesi.
***
“Enflasyona bir numaralı halk düşmanıdır!”
Bu noktada merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, 1991 Seçimleri öncesinde, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Doğu Perinçek ve Mesut Yılmaz’ın olduğu TRT’deki bir açıkoturumda yaptığı enflasyon tarifi akıllara geliyor.
Demirel enflasyonu şöyle tarif etmiş: “Türkiye’nin birinci sorunudur enflasyon. Hakikaten bugün, enflasyon dediğiniz halk günlük yaşar, halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır. Esas enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için Batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler. Tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir.”
Şu anda yaşadığımız bu değil mi?
***
Bakalım ne kadar dayanabilecek?
Ülkede gündem ekonomide sıkıştı kaldı. Türkiye uzunca bir süredir büyük bir ekonomik krizin içinden geçerken, ülkenin başta adalet, eğitim, sağlık gibi köklü sorunları konuşulamıyor. Konuşulamayınca da çözüm yolları aranmıyor.
İktidarın her sahada sürdürdüğü keyfi idarenin ekonomideki yansıması bu. Enflasyon, rakamları, ekonomiye dair yayınlanan istatistikler ve TÜİK verileri bir manşet ekonomisinin yürütüldüğünü gösteriyor. Hâlbuki ekonomik gerileyiş, medya ile üzeri örtülecek seviyeyi çoktan geçti; tencerede başlayan yangın artık bacayı sarmış durumda.
Bakalım, Şimşek ve yeni ekibi Erdoğan’ın “Kabul etmek durumunda kalarak” başladıkları görevlerinde ne kadar kalabilecekler? Hep beraber göreceğiz…