Manevi ve mucizevi Kur’an tefsiri Risale-i Nur hizmetleri, akılları, gönülleri fethedip, ruh dünyalarında yeni kapılar açıp hizmeti sürdürüyor.

Nurculuğa uygun istikametli çizginin devam ettirilmesi, önemli düstur ve prensiplerin yaşanıp, yaşatılmasına bağlıdır. Bazılarına birlikte bakalım:

NUR TALEBESİNİN HİZMET ÇİZGİSİ

Nur Talebesi, Risale-i Nur dersini ilkönce kendisi için okur, öyle okuması lâzım.

Nur Talebesi, okunan dersi, üstadının, ‘kardeşlerim ders yaparken bana yardım ediniz” ikazıyla, ders okuyanın gözünün içine bakarak dersi dinlemesi gerekiyor.

Nur Talebesi, Cemaatler arası bir “müftüyü ümmet” hakikatinin tecellisi ve maksatta birlik beraberlik için gayret sarf etmeyi akıldan uzak tutmamalıdır.

Nur talebesi; hizmette “maşallah” bile beklemeden hizmete devam etmelidir.

Nur Talebesi, hata kimden ve nereden gelirse gelsin, ihlasa sarılmaktan başka çare olmadığının idrakinde olmalıdır.

İHLAS SIRRI, SIRRIN SIRRI

İhlâs: Allah’la, kul arasında bir “sırdır.” Bu sır anlaşılmazsa hak yerine halk dinlemeye başlanır.

İhlâs: meleklerin göremediği için yazamadığı, şeytanların yanaşamadığı için bozamadığı bir sırdır. Bu sırrın sırrı da, İhlâs Risalesinde bahsedilen “Tam ihlâstır.”

İhlâs: “Rekabet, hased, kin, adavet, ülfet ve gaflet gibi menfiliklerin” panzehridir.

İhlâs; vücut ve muvazene bahisleri şark ve garb edebiyatında olmayan, asrın müceddidi üstada Allah’ın bir lütfudur.

RİSALE-İ NURLARIN KAZANDIRDIĞI DEĞERLER

Risale-i Nurlarla kazanılan ulvî hakikatler, sadece şahsı gayretlerle değil, “Şah-ı manevinin” de yardımıyla kazanılan hakikatlerdir.

Risale-i Nurlar, ulvi duygu ve hisleri kamçılar, süfli hisleri ikaz, ihtar eder.

Risale-i Nurlar, gayret, ciddiyeti, aşk, şevk, himmet ve hamiyeti kamçılar.

Risale-i Nurlar, imanı, her türlü dünyeviliğe ve siyasetin üstünde tutar ve tercih ettirir.

Risale-i Nurlar, mensuplarını inayeti Rabbaniyeye mazhar eden sırra sahiptir.

Evet, insan olarak her birimiz mükemmel değiliz. Bütün eksik ve kusurlarımızı telâfi edecek bir “Şahsı maneviye” mazhar olmanın bahtiyarlığının idrakinde olalım.

Cemiyette; görünüşü iyi olup, gözü az gören, kulağı az işiten, kolu tam çalışmayan, yani azaları vazifesini tam olarak ifa edemeyenler olduğu gibi cemaat fertleri arasından da bazı yönleri mükemmel olduğu halde bazı tarafları aksayan hallerle karşılaşabiliriz.

Bunlar hayatın gerçekleridir. Bütün değerlendirmelerimizi halka ve olaylara bağlı kalarak değil; Hak’ka, maneviyat, sünnete ve adalete bağlı kalarak yapalım. Hak almayalım, hakkımızı savunalım. Haksızlığa karşı direnelim. Haksızlık ve toptancılık yapmayalım.

Rabbim rızasından, emirlerinden, ihlâstan ayırmasın. Amin. Günahlardan ve tüm kötülüklerden de bizleri muhafaza etsin amin.