Hafızamda yer eden bu çizgide, Mevlânâ Hazretleri’nin sözünden mülhem, onun nidâsı ve resminin çizilmesiyle, (tam olarak sözler aklımda kalmadıysa da), bilmânâ şöyleydi: “Yahu, ‘gel’ dediysek, sarhoş olsan da gel demedik ya...”

Mevlevî ayinlerinin aslı, Konya’da, Aralık ayının 17’sinde, Mevlânâ Hazretleri’nin vefat gününe denk gelecek şekilde yapılanıdır. Ama herkes o merasimler için Konya’ya gidemediğinden, bazı bölgelerde de merasimler icra edilmektedir. Hattâ, bunun için o beldelerde Mevlevîhaneler ve  tekkeleri vs. ihdas edilmiş ve bu merasimler de, onların marifetiyle yapılmaktadır. Bunlarda bir beis yok, müsbet olan şeyler.

Fakat, daha sonra bu iş sulandırılmış, şirazesinden çıkmıştır. Menfaat, para ve şöhret uğruna, artık bazı konferans vs. ile düğün-dernek gibi yerlerde de icra edilmeye başlanmış, orijinalinde olmayan “kadın Mevlevî” gibi bir yanlışla iyice saçma-sapan hâle dönmüştür. Ve bu gibi densizliklere de, bizler hep karşı çıkmış, hep tavrımızı koymuşuzdur.

Geçenlerde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından da bir Mevlânâ merasimleri îcra edildiği haberini aldık. İçimizden, “iyi, eskiden dine hep mesafeli duran CHP’li belediyenin böyle dinî temalı bir program yapması güzel olmuş” derken, sonradan duyduk ki, ohooo... Kılıçdaroğlu’nun gayretiyle, eski CHP’nin, din ve millet düşmanlığından sıyrılmaya çalışan yeni CHP olma hareketini seyrediyorduk, ama bu manzara, o havayı bozdu.

30’ların, 40’ların CHP’sini hatırlatan bir hadise ile karşılaştık. Mevlevî teamülünde olmayan kadın semazen. Orijinalinden sapmış, na’t-ı şerif. Güya Türkçe, ama aslını bozup tahrif etmeye ma’ruf Kur’ân ve ezan okumaları... Bunlar neye ve kime hizmet etmek için plânlanmış? Kimin değirmenine su taşıma işi bu?

İBB ve CHP yönetimi bu işi bir an evvel temizlemeli. Bizden söylemesi.