Öncelikle su hakkındaki yorumumuz soruldu bizlere. Herkesin bu konuda fikirleri alındı. Daha sonra Mahmut Hocamızın besmelesiyle derse başladık. Daha doğrusu su gibi bir nimetin anlat anlat bitmez faydaları sebebiyle olduğu derse 10 dakika geç başlayabildik.

Mahmut Hoca derse, suyun canlılar için verilmiş büyük bir nimet olduğunu söyleyerek başladı. Su dendiğinde sadece susuzluğumuzu gidermek için kullandığımız bir sıvı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Fikrinizi değiştirecek bilgilerle sizlere konuşmak isterim.

Mahmut Hoca’nın getirdiği makaleye göre, yağmur suları gökyüzünde bulutlardan ayrıldıktan sonra yerçekiminin etkisiyle aşağı doğru düşerken havanın uyguladığı sürtünme kuvveti sayesinde suyun daha yer yüzüne ulaşmadan bir kısmının buharlaştığını ve aşağıya indiğinde ise tane tane bir şekilde ve yağmur suyunun sıcaklığının tam da yeryüzündeki canlıların işine yaracak sıcaklığa ulaşarak yere indiğini öğrendik.

Suyun diğer bir faydası ise, canlılar için gerekli olan çoğu maddeyi içerisinde bulundurmasıdır. İnsan vücudunda su miktarında eksiklik olursa ne gibi zararlar olacağını makaleden öğreniyoruz:

% 1 eksiklikte: Susuzluk hissi, ısı düzeninin bozulması, performansın azalması,

% 3: Vücut ısı düzenin iyice bozulması, aşırı susuzluk hissi,

% 4: Fizikî performansın % 20-30 düşmesi,

% 5: Baş ağrısı, yorgunluk,

% 6: Halsizlik, titreme,

% 7: Fizikî aktivite sürerse bayılma,

% 10: Bilinç kaybı,

% 11: Vücut dirençsizliği, muhtemel ölüm,

% 12: % 97 oranında ölüm,

% 15: % 100 ölüm.

Görülen oranlara göre suyun ne kadar büyük bir nimet olduğunu görmekteyiz. Şimdi bilimsel açıklama dışında derste bizlerin yorumlama şekline bakalım. İnsanlık bilimsel olarak yıllarını verip bunları öğrenirken, bu nimetlerin faydalarını bilerek bizler için yaratan Biri’nin olduğunu düşünmeli değil miyiz?

Peki bizler sadece bilgi ile suyu yapabilir miyiz? Bir düşünün, Allah’ın bütün suları çektiğini... ‘O suyu ben yapabilirim’ diyen var mı?

Evet, tabiki yapamayız. Çünkü insan, fıtratında olan âcizliğinden dolayı buna gücü yetmez. İşte şimdi en baştaki soruyu tekrar düşünelim. Su sadece bizim susuzluğumuzu gidermek için olan bir şey midir?

Demir nimeti

Mahmut Hocanın yaptığı ilk dersten sonra Evren Hocamızın dersini dinledik. Hayattaki diğer bir önemli nimet olan demirden bahsederek ikinci derse başladı.

En başa dönersek eğer, bilim adamları demirin gökyüzünde büyük bir patlama sonucu dünyaya geldiğini söylerken, bundan 1400 yıl önce Allah’ın Hadid Sûresi 25. âyetinde, “Biz demiri de indirdik” âyetiyle bildirdiği apaçık ortadadır. Ama bilimin dinden uzak görülmesi sonucunda ne yazık ki insanlar bu gerçekleri görmekte zorlanıyorlar.

Daha sonra Evren Hocamızın bize sorduğu soruyla devam ettik: Demir olmasaydı ne olurdu?

Demir olmasaydı insanların yaptığı arabalar, evler, ocaklar, makineler vb. şeyler olmazdı. Yani kısaca taş devri olacağını söyledi Evren Hoca. Hatta öğrendiğimiz ilginç bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim. Dünyanın çekirdeğinin % 85’i demirden oluşmaktadır.

Peki biz bu nimetlere bakıp, kullanıp, şükrediyor muyuz? Bunu kendimize soralım.

Kaynak:

Yenigün K. , Yeşilnacar M. İ. Su Damlasında Bilim ve Din. Katre. 2017; (3): 147-157.