Yarım asrı aşkındır Risale-i Nur’un medyadaki dili olarak hizmetini devam ettiren Yeni Asya, gündemdeki her konuda Risale-i Nur’daki Kur’anî ölçülerle, hadd-i vasat çizgisinde, ifrat ve tefrite savrulmayan, dengeli, ama her hal ve şartta haktan yana olan bir yaklaşımla, kimden sâdır olursa olsun, doğruya doğru, yanlışa yanlış demeye devam ediyor.
Üstad Bediüzzaman’ın yaptığı izahlar ve 50’li yıllarda DP iktidarına ilettiği çağrılar çerçevesinde başından beri ısrarlı takipçisi olduğumuz Ayasofya konusundaki gelişmeleri de bu çizgide değerlendirdik.
Fetih sembolü ve Fatih’in emaneti Ayasofya’nın 87. yılına giren hüznünü, cemaat ve ibadet hasretini sona erdirme noktasında Danıştay’ın sağlam hukukî gerekçelerle aldığı kararı ve hemen peşinden bu yönde çıkarılan Cumhurbaşkanı kararnamesini memnuniyetle karşıladık.
Ancak bundan sonraki süreçle ilgili belirsizliklere dikkat çekerek, kararın bunca yıldır bu müjdeyi bekleyen dindar kitlelerde meydana getirdiği haklı sevinç ve coşkuyu yeniden hüsrana dönüştürebilecek gelişmelere meydan verilmemesi hususundaki kanaatlerimizi izhar ettik.
İçeride ve dışarıda konunun siyasallaştırılmaması gereğini vurguladık.
Özellikle Batı ve Hıristiyan dünyasından gelen tepkilere karşı, yine o cenahtan ve Üstad Bediüzzaman’ın iki Avrupa tasnifindeki müsbet Avrupa kanadına tekabül eden kesimlerle ve Ayasofya’nın müze olarak kalmasındansa cami olarak hizmete devamına sıcak bakacak Hıristiyan çevrelerle diyalog kurulup onların desteğinin alınması ve bu manada Ayasofya’nın bir gerilim ve çatışma konusu değil, barış köprüsü olmasına yönelik bir kamuoyu oluşturma gayretlerine ağırlık verilmesi gerektiğini ifade ettik.
Ülkenin gerek içeride, gerek dışarıdaki genel gidişatının olumsuz seyir izlediği bir süreçten geçiyor olmamızın, Ayasofya için atılan bu çok gecikmiş, ama doğru adıma da gölge düşürüp zarar verebileceği endişemizi dile getirdik.
Ve bu endişeleri bertaraf etmenin tek yolunun, son dönemde hukuksuz OHAL uygulamaları ve tek adam rejimiyle iyice uzaklaştığımız evrensel demokrasi ve hukuk prensiplerine bir an önce dönmek olduğunu tekrarladık.
Bu tesbit ve kanaatlerimizi, 5. yılına girdiğimiz 15-20 Temmuz süreci için yaptığımız değerlendirmelerde de dile getirdik.
Yeni Asya’yı farklı kılan en önemli özellik, kaynağı ve dayanağı Risale-i Nur’daki Kur’anî prensipler olan ve bu prensipler ekseninde hür meşveretlerle sürekli gözden geçirilip güncellenen bu sağlam ve kararlı duruştur.
Değişen şartlara ve gelişen hadiselere göre değişmeyen bu ilkeli duruşu, en iyi müfessir olan zamanın hep tasdik ve teyid etmesi de manidardır.
Başka hiçbir hesap ve mülâhazayı işin içine katmadan, tamamen hasbî düşüncelerle ve samimiyetle ortaya konulan bu yapıcı duruştan rahatsız olunmaz, ancak istifade edilir.