Mahsun’un “Bilge Kralın Kılıcı” isimli 6. kitabını babama okudum. 6. kitaptan şunu öğrendim: “Bir vazifeyi üzerimize aldığımızda o vazifeyi yerine getirmek için elimizden geleni yapmalıyız.” Konuyla alâkalı bir hatıramı paylaşmak istiyorum. Babam geçen Ramazan’da benim tekne orucu tutacağımı sandı. Oysa ki ben orucu aynı büyükler gibi tam olarak tutmak istiyordum. Babam bunun için küçük olduğumu düşünüyordu. Biraz daha büyüyünce tam oruç tutabileceğimi söylüyordu. Ben tam oruç konusunda ısrar edince ailem de kabul etti. Çok şükür orucumu tam olarak tuttum. Çok sevinmiştim. Çünkü vazifemi eksiksiz yerine getirmiştim. Babam ve annem gerçekten çok şaşırmış ve mutlu olmuştu.
Söz vermek
Kitapta, Çiko kılıcı eline geçirdiğinde verdiği sözden vazgeçmişti. Kılıcı krala götürmek yerine pazarda satıp zengin olma hayali kuruyordu. Babamla verdiğimiz sözden geri dönmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu konuştuk. İki hatıra aklıma geldi. Bir gün okuldaki arkadaşımla birlikte çamur yapacaktık. Ben arkadaşımdan su istemiştim. O da getireceğini söylemişti. Maalesef sözünü tutmadı ve sınıfa gitti. Ben aileme Said kardeşimin bakımında yardım edeceğime söz verdim. Meselâ kardeşimin beşiğini sallamak, ninni söylemek, ona kitap okumak gibi elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Affetmek
Kitapta Çiko, Mahsun’u yarı yolda bırakmıştı. Yine de Mahsun onu takip ederek Çiko’yu eşkiyanın elinden kurtarmıştı. Hata yapmasına rağmen affederek, iyilikle karşılık vermişti. Bizim okulda yaramaz bir çocuk vardı. Bir arkadaşımı sürekli tekmeliyordu. Bir gün yanımıza gelip “Ben yalnız kaldım. Kimse benimle konuşmuyor. Çok pişmanım” dedi. Arkadaşlarım biraz kararsızdı. Ben de arkadaşlarıma “Bence ona bir fırsat vermeliyiz” dedim. Böylece o arkadaşımızı aynı Mahsun gibi iyilik yaparak kazanmaya çalışmıştık. Bir başka makalede görüşmek duasıyla can kardeşlerim. Allah’a emanet olunuz.