Genel olarak Müslümanlar aleyhindeki faaliyetlere destek olmakla tanınan İngiltere’den de güzel bir haber geldi.
Habere göre İngiltere’nin başşehri Londra’daki meşhur Trafalgar Meydanı’nda “Eid in the Square (Meydanda Bayram)” adıyla bir program düzelenmiş ve programa Müslümanların yanı sıra başka din mensupları ve çok sayıda da turist katılmış.
Bu program, Kovid-19 salgını sebebiyle iki yıldır düzenlenemiyormuş. Programın Londra Belediyesinin katkısıyla düzenlenmiş olması da ayrıca dikkat çekici. Türk sanatçıların da bulunduğu programda açılan stantlarda Hint, Pakistan, Türk, Venezuela, Somali, Özbek mutfaklarının öne çıkan yemekleri de satılmış. (AA, 7 Mayıs 2022)
Paylaşılan videodan anlaşıldığına göre program Kur’ân-ı Kerim okunmasıyla başlamış. İlk olmasa da böyle bir programın yapılması ve bunu Londra Belediyesinin desteklemiş olması her halde alkışlanacak bir tavır. Çocuk korosunun da yer aldığı kutlama faaliyetinde, ayrıca, spor, sanat ve edebiyat alanlarında tanınmış başarılı Müslümanların hikâyeleri de anlatılmış.
Londra’nın merkezinde böyle bir faaliyetin yapılabilmiş olması bir bakıma orada bulunan Müslümanların ‘güzel örnek’ olmasıyla da ilgili olmalıdır. Demek ki idarecilere ‘güven’ verilmiş ve bu faaliyet destek görmüş. Nihayetinde sayıca az olan Müslümanlar, İngiltere’deki idarecilere güven vermemiş olsa, Londra Belediyesi bu faaliyete destek olur muydu?
Belki ilgisiz görülecek, ama Türkiye’nin yaşadığı ‘göçmen, sığınması vs.’ tartışmalarına da bu gözle bakmak icap etmez mi? Hıristiyan idarecilerin hüküm sürdüğü ülkelerde Müslümanlara gösterilen olumlu tavır destek görmüyor mu? Türkiye’deki idarecilerin de bu tablolardan ders çıkarması icap etmez mi?
Türkiye’de tartışılan konu, Suriye çerçevesinde devam etse konu bununla sınırlı değil. Başka pek çok ülkeden de ülkemize sığınması ya da göçmenler geliyor. Başka ülkelere bu kadar rahat gidilemezken, ülkemize girişlerin ‘kolay’ olması çelişki değil mi?
Türkiye’yi idare edenlere bu noktada önemli vazifeler düşüyor. Bu mesele dünyada nasıl yönetiliyorsa ülkemizde de benzer şekilde adımlar atılması gerekir. Bu noktadaki ihmaller, neticede yanlış bilgilerin daha hızlı yayılmasına ve neticede ölçüsüz tepkilerin doğmasına yol açıyor. Kapıları açık tutarak ‘Herkes gelsin’ demek ve ortaya çıkan tepkiler sonrası da ‘göçmen’leri toplamak, belli yerlere yönlendirmek hata değil mi?
Yakın zamanda Ankara, Kızılay’da ticaretle meşgul olan bir ‘yabancı’nın Kızılay’da değil de Ankara’nın ‘başka bir yerinde’ işine devam ettirmesi istendiği iddia edildi ki bunun isabetli bir tavır olduğu söylenebilir mi?
Netice olarak bütün dertlerimizi konuşarak, tartışarak ve dünyadaki iyi örnekleri göz önüne alarak çözebiliriz. Bu noktada ‘yeni keşif’lere ihtiyaç yok. Akıl için yol belli vesselam.