Bildiğiniz gibi “İşte Hayatım” isimli kitabı Kutlular Ağabeyimizin hayatını ve hizmet ile ilgili hatıralarını muhteva ediyor. Kitabından zaman zaman alıntılar yapıyoruz. Hepimizin bildiği gibi, Mehmet Kutlular Ağabey, Zübeyir Gündüzalp Ağabeyimiz ile uzun yıllar birlikte kalmış. Dolayısıyla Zübeyir Ağabey ile çok hatırası var. Bu hatıralardan birçoğunu “İşte Hayatım” kitabında yazmış. Cemaatimizin iç problemleri Üstadımızın vefatıyla başlamış ve bu sorunlar halen devam etmekte. Cemaatî meselelerdeki şahsî tavrımızı belirtmesi açısından aşağıdaki hatıradan alacağımız dersler bugün de geçerli. Sizi o hatıra ile başbaşa bırakıyoruz:

“Zübeyir Ağabey şahsî meselelerin üzerinde durulmasını istemezdi. Özellikle cemaat içi problemlerde, bu konuda daha hassas davranırdı. Tabiî, bünyede bazı dalgalanmalar, değişik hadiseler meydana geliyordu. Bunların üzerine, “ortadan kaldırma”ya yönelik bir şiddetle gidiyorduk. 

“O zaman Zübeyir Ağabey’in şu uyarısına muhatap oldum: “Kardeşim, bu hadiseler bitmez. Siz bunların kökünü kazımaya uğraşıyorsunuz; ama bunların biri biter, diğeri çıkar. Dolayısıyla bu tip şeylerle meşgul olma yerine ağzınız sussun, eliniz çalışsın. Hizmete yönelin, hizmet yapın. İnsanlar o iyiliğe ve hizmete bakar. 

“Aynı zamanda, konuşmak tehlikeli ve sıkıntılıdır. Çünkü insan hissini karıştırır, iftiraya, birtakım mübalâğalara girebilir. Bunun manevî mes’uliyeti de vardır. Aynı zamanda gıybet de olur. Dolayısıyla böyle hadiselerde gayet kısa, öz olarak, ‘Anlaşamadık, farklı düşüncenin içine girdik. Bunun için biz bu arkadaşlarımızla beraber çalışamıyoruz’, gibi şeyler söylemekle yetinin. Bu mes’uliyeti mucip değildir, ama aynı zamanda bir tesbittir, bir tariftir de. Karşınızdaki de, zaten ne demek istediğinizi anlar.” (Mehmet Kutlular, İşte Hayatım)

***

MEKTUP

Hamd ve şükür Yüce Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Hz. Muhammed’e (asm), Âline, Ashabına ve bütün Müslümanların üzerine olsun.

Sevgili Abim Mehmet Kutlular,

Sizi ve şahsınızda birlikte çalıştığınız değerli şahsiyetleri, iman hizmeti şakirtlerini Yüce Allah’ın selâmı ile selâmlar, sıhhatte olmanızı temenni eder; sevgi, muhabbet ve duâlarımı iletir, özlemimi belirtir, o nurlu ellerinizden öperim.

Aziz Sıddık Abim, inşaallah her bakımdan sıhhattesinizdir, Rabbim sıhhat, afiyet, salih ve uzun ömür versin. Ben de sizin için duâ etmekteyim. Çünkü sizin gibi hayatını ve ömrünü imana, İslâm’a hizmete adamış birine duâ etmek değil, kurban olmak lâzım. Rabbim bütün işlerinizde, çalışmalarınızda ve hizmetlerinizde yâr ve yardımcınız olsun, bereket katsın, sizleri salihlerden eylesin.

Yeryüzünde İslâm’a ve imana hizmet etmek kadar güzel bir şey yok. Üstad bunun için hayatını ve ömrünü ortaya koydu, bizlere örnek oldu; bizler de onun şakirtleri olarak onun yolunda ve izinde gitmeli, onun dâvâsını omuzlayarak ona lâyık olmaya çalışmalıyız. Bunun için Risale-i Nur’u iyi okumalı ve anlatmalıyız. 

İnsana ve yaşantıya dair bütün ihtiyaç ve sorunlara çözüm olabilecek, insanın dünya ve ahiretini kurtaracak bilgi ve deneyimler ile hakikatlerle doludur Risale-i Nur.

Aziz Abim, sizlerin fedakârlığı sayesinde bizler de bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, gerek aile, gerek akraba ve çevremizle ilgileniyor, cezaevinde de ulaştığımız kişilere ayaküstü veya çeşitli vesilelerle bir araya gelişlerimizde İslâm’ı ve Üstad’ı anlatıyoruz ve kitap teklif ediyoruz, veriyoruz. Allah razı olsun sizlerden. Sizlerden gelen kitapları en iyi şekilde değerlendiriyor, ihtiyacı olanlara veriyor ve okumaları için gayret ediyoruz.

Satırlarıma son verirken, selâm eder, ellerinizden öper, çalışmalarınızda başarılar ve bereket diler, Allah’a emanet ederim.

Duâlarınıza muhtaç 

kardeşiniz, Ercan KARSLI, 

1 Nolu T Tipi Cezaevi,

Bu yazıyı 15 Kasım 2015 tarihinde yazdık. Aynı ihtiyaçların bugün de geçerli olduğunu düşünüyoruz. Tekrarında fayda olduğunu düşünerek tekrar yayınlıyoruz.

Not: Mektuptaki isim ve adres değiştirilmiştir.