Kimler sitem ederse etsin, Yeni Asya hep doğruları ısrarla savunmaya, yanlışları kınamaya devam etti.

Doğru olanları, hak ve hakikatları kimler dillendirip taraftar olsa Yeni Asya onlara taraftar olmayı; bu güne kadar hep şiar edindi.

Bedeli ne olursa olsun her halükârda zulmün ve zalimin karşısında olmayı; masumun ve mazlumun yanında olmayı prensip edindi. Bundan sonra da inşallah bu tavrını sürdürecektir.

Yeni Asya bütün riskleri, tehlikeleri, en ağır bedelleri göze alarak neden bu tavizsiz duruşunda ısrar ediyor acaba? Neden hep zor, hep çetin olan duruş ve tavırları tercih ediyor Yeni Asya?

O da olup biten yanlışlara, haksızlıklara karşı sessiz, seyirci kalsa... Yaşanan haksızlıklara yapılan hakaretlere, tahkirlere karşı gözünü kulağını kapatsa... Kanun adına yapılan kanunsuzlukları, keyfilikleri görmeyiverse... Zalimlerin yaptıkları haksızlıkları zulümleri alkışlasa; masumların, mazlumların feryad-ü figanlarına karşı kulaklarını kapatsa... Haksızca işinden gücünden olan on binlerce insanın seslerine kulaklarını kapatsa... Hangi suç ile suçlandıklarını dahi bilmeyenlerin perişaniyetlerini görmeyiverse... Hapishanelere tıkılan on yedi bin kadının, sekiz yüz çocuğun feryatlarını ağlamalarını işitmeyiverse Yeni Asya öyle mi?

Evet adalet, hak hukukun raflara kaldırıldığı, keyfiliklerin hükümran olduğu böyle bir yerde maalesef güya dindar bilinen, nice yazar, çizerlerin ve malûm medyanın uzunca bir süredir olup biten şu içler acısı nice mağduriyetlere karşı sergiledikleri duyarsızlıklara ve lâkaytlıklara karşı hayret ediyor ve söylenecek lâf bulamıyoruz.

İşte Yeni Asya prensiplerinin gereği olarak yaşanmakta olan hukuksuzluklara, işlenmekte olan zulümlere ortak olmamak için; “zalimlere meyletmeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur..” ikaz-ı İlâhiyi dikkate alarak, dahili bazı dostların tarizlerini ve sitemlerini de göze alarak Üstadın; “Hakkın hatırı âlidir hiçbir hatıra feda edilmez” düsturu çerçevesinde haklının ve masumun yanında; haksızın ve zalimlerin karşısında olmaya devam edecektir inşallah.